Küresel Vesaireler

150 150 Rıfat Fahir İskit
işte ben

işte ben
hep böyle oldum
böyle kaldım.

ve böyle sevdim.

şiirlerim ve şarkılarımla
hep o gelmeyecek olanı bekledim.

hiç taviz vermedim kadere
ne otuz beşimde
ne kırk beşimde!

herkes uyurken
ben düşündüm.

kâh martı sesleri vardı istanbul tuzlada,
kâh yağmur bereketi ege’de, çetmi’de..

ben düşlerimde bir çift güzel göze aşık!

arkasından aşkın, baka kaldım..

150 150 Rıfat Fahir İskit
inandım bu gece!

bi albüm buldum tozlu raflardan,
müzik çaların düğmelerinden uzak dur komutu verdim ellerime.

yazdıkça seninleyim
yanağının, omzunun kokusu hala etrafımda dönüp duruyor.

söyle: nasıl uyuyayım?
bu yaşta, bunca az zaman kalmışken
ve saçlarının kokusu böylesine içinde iken rüzgârın..

aziz nesin’in dediği gibi
”son harmanında” hayatımın

söyle: nasıl uyuyayım?

150 150 Rıfat Fahir İskit
teferruat

Ne teferruatın
Ne de pişmanlığın olmak istiyorum.
Gözlerine düşen bir gölge
Ellerinden kayıp giden su gibi olmak istemiyorum.
Düşüncen sigara yaktıran,
Korkun, sıkıntın, acın olmak istemiyorum.
Belirginliğin,
En güzel rengin olmak istiyorum.
En derin nefesin,
Serinliğin, gülüşün olmak istiyorum.
Hayatın, anlamın,
Neşen ve en güzel günün olmak istiyorum.
Tamamlayan
Yalnız senin için, hiç yanılmayan.
Her elini uzattığında orada olan
Hep heyecanlı, hep konuşan olmak istiyorum.

Ve sevgilim en çok da,

Sahibin değil
Sevgilin olmak istiyorum.

150 150 Rıfat Fahir İskit
sen bir bakışsın

Sen bir bakışsın
Birkaç sözden arda kalan..
Ne kaldığın belli
Ne gittiğin..

Aslında bir düşüncesin belki
Kendi gidip anlamı kalan..
Ne sevdiğin belli
Ne sevmediğin..

150 150 Rıfat Fahir İskit
rüyamda rakı

rüyamda yanlızlığımla oturmuş rakı içiyoruk,
bayağı da iyidik hani..

çalar saatin sesi ile uyandım son istanbul sabahıma.

neredeyse haziran, yaz..
ama istanbul iyice geliyor üzerime üzerime!
kapkara gözleri ile yalandan yağmurlar yağdırıyor.

bu dağlarda sıkılmadım hiç, pişmanlık yanımdan dahi geçmedi.
kazdağında atlattım kaderi, şeytanı..

kazdağınla aldattım hepinizi!

rüyamda yalnızlığımla oturmuş rakı içiyorduk,
dağ başında bir kelebeğin hikayesini anlatıyorduk.

karşılıksız bakan gözlerimizle..
yaşamın tüm sırrını rüzgâra, yağmura
baharla gelen kuşlara soruyorduk.

dağ başında düşten denizlerimizde, balık olmaya çalışıyorduk.

150 150 Rıfat Fahir İskit
karşılıksız

olmuyor işte
suya sabuna dokunmadan!
dokunmadan, dokunulmadan yaşanmıyor!

istesek de, istemesek de
bir türlü dokunuyoruz, dokunuluyoruz.

devrik günlerin, devrik anlamlarını;
devrik düşüncelerle tüketmekteyiz hızla.

sabah günışığı
gece rüzgar kokuyor.

yaşamın tüm sırrı..
karşılıksız bakan gözlerde!
aşkımız rüzgâra, yağmura
baharla gelen kuşlara..

zaman zaman kendimize bile fazla geliyoruz

artık kazdağlarında….

150 150 Rıfat Fahir İskit
deli raporu

o kadar çabuk geçiyor ki günler
yakalamak istesek de zaman olmuyor.

durduramıyoruz o akşamüstünü!

inemiyoruz günden
ve vardığımız gece de

iyi, kötü; sağlam, kırık!

bulmak için aradığımız sonu
ruhumuzu vermeye hazır,

uyuyakalıyoruz; gerçekle düş arası bir yerlerde

rüyamızda hep o gökkuşağı!

150 150 Rıfat Fahir İskit
chara

günlerdir düşünüyorum,
benim
senin, benim olan adını.
benim için olan adını..
defalarca yıldızlardan konuştuk
senin adın yıldızlardan biri olmalı,
bakacağım.
hayatım ne kadar varsa
günlerim..

sana bir yıldız ismi bulacağım.

yoksa da
ben koyacağım.
senin benim olan adını,
benim için olan adını.

chara..

“beta canum venaticorum”

bir kuzey yıldızı için ne güzel bir isim.
kuzey ilk baharlarının tüm cennetlerini saklayan.. JIM KALER ‘’ yıldızlara dönüş ‘’

kış rüzgarları, kuzeyden haber getirdi bu gece.

mavi sevdasından tutuşurken..
lacivert küçük ışıkçıklar serpti gökyüzüne.

mucize rüyalarım ve ben
tüm tepelerim, deniz kenarlarım,
birer yıldız olmak istedik.

notalar, mısralar; boncuk boncuk
bahçemdeler..

mucize rüyalarıma yatacağım.

kış rüzgarları kuzeyden haber getirdi bu gece.

150 150 Rıfat Fahir İskit
yeni bir aşkın vardı unutamadığın

belki bir aşkın vardı,
unutamadığın..
belki bir kuş kanat çırptı aniden.

güneşe bakmak istedin, bakamadın.
yutkunmak istedin, yutkunamadın.
en sevdiğin hırkan,
en sevdiğin şarkın..

belki rüyaların vardı
kendine sakladığın…

belki bir aşkın vardı
unutamadığın…

150 150 Rıfat Fahir İskit
inanmazdım

Saçlarıma kırların düşeceğine,
Hele rüyalarımın eskiyeceğine.

İnanmazdım
Çocuklarımızın böyle büyüyeceğine.

İnanmazdım
Huylarımın değişeceğine,
Yüzümdeki çizgilere,
Böylesine gerçeklere; inanmazdım…

kırk yaşımdaki şu yapayanlız ilkbahara inanmazdım.
galiba artık kırk bir yaşıma yeniliyorum;
Eskiden kadere inanmazdım…

150 150 Rıfat Fahir İskit
Boşalt ceplerini deseler

Bir cebimden bir yaz gecesi, bir avuç yıldız,
Birkaç ateş böceği, bir de yeni ay çıkar..

Diğer cebimden bir şarkı, birkaç düş, birkaç sigara,
Kibrit, birkaç da şiir çıkar.

Boşalt ceplerini deseler, senin cebinden ne çıkar?

150 150 Rıfat Fahir İskit
yarın sabah yok ki

Yağmur
Nasıl da yağıyor!
Ya yarın sabah?

Yarın sabah yok ki!

Ne adımız vardı,
Ne şanımız.
Dün yoktuk,
Bugün varız, biliyoruz, biliyorlar.
Ya yarın sabah?
Yarın sabah yok ki!

Sararmış resimlerimiz
Bir bir eksilecek albümlerden.

Şu babam,
Şu büyük babam,
Ortadaki paşayı tanımıyorum.

Bugün varız.
Seviyoruz bir soluk,
Gülebiliyoruz, ikinci soluk.
Düşünüyoruz, o sayede birazcık yaşıyoruz.
Ya yarın sabah?
Yarın sabah yok ki!

İnan bana
Ne adımız kalacak,
Ne sanımız.
Dün yoktuk!

Yağmur…
Bugün nasıl da yağıyor!

Ya yarın sabah?
Yarın sabah yok ki!